Gümrük Kanunu’nun geri verme kaldırma hükümlerinde yapılan son yasal değişikliğe ilişkin eleştirel bir değerlendirme

Av. Yaren KAYAALP

Bilindiği üzere, gözetim uygulamasının amacı, gerektiğinde korunma önlemlerine başvurmak üzere, bir malın ithalinde gerçekleşecek gelişmelerin izlenilmesinden ibaret olmasına rağmen uygulamada ortaya çıkan sorunlar nedeniyle sıkça tartışma konusu olmaktadır. Bu uygulamaya göre, Ticaret Bakanlığı’nca ilgili Tebliğlerle belirlenen birim fiyatların altında birim kıymetlere sahip eşyanın ithali esnasında kural olarak Ticaret Bakanlığı’ndan gözetim belgesi alınmış olması gerekmektedir.

Ancak bu belgenin düzenlenmesi için Bakanlıkça talep edilen ve eşyanın yurtdışındaki tedarikçisinden temin edilmesi gereken bilgi ve belgelerin çoğu zaman ticari sır gerekçesiyle temin edilemediği, temin edilebildiği hallerde ise gözetim belgesinin Bakanlıkça makul bir süre içerisinde düzenlenmediği ve bu nedenle ithalatçıların ithalat maliyetlerinin arttığı, kimi durumlarda ise Firmaların tedarik zincirinde aksamalar meydana geldiği gözlemlenmektedir.

Öte yandan, başvurmasına rağmen gözetim belgesini makul bir süre içerisinde alamayan veya bu belgeyi herhangi bir nedenle almak istemeyen ithalatçıların, ilgili eşyanın birim kıymetini gözetim belgesi ibrazını gerektirmeyen birim kıymet düzeyine yükseltmesi ve böylece gözetim belgesi almaksızın ithalat işlemini sonuçlandırması mümkündür.

Ancak ithal eşyasının birim kıymetinin bu şekilde yükseltilmesi, ithalat esnasında tahsil edilen ve neredeyse tamamı ad valorem usule göre hesaplanan gümrük vergilerinin ithalat esnasında fazladan ödenmesi ile sonuçlanmaktadır. Daha sonra kimi ithalatçılarca, fazladan ödenen bu vergilerin Gümrük Kanunu’nun 211’inci maddesi kapsamında geri verilmesi talebiyle Gümrük İdarelerine başvurulmakta, bu başvuruların reddi üzerine ithalatçılarca yargı yoluna başvurulmaktadır.

Bu gibi ihtilaflarda mahkemelerce, ithal eşyasının gümrük kıymetinin belirlenmesine ilişkin usul ve esasların yanı sıra gözetim uygulamasının amacı ile bu uygulamanın esas karakterinin korunma önlemi olmadığı gerçeğinden hareketle davanın kabulüne ve yersiz ödenen gümrük vergilerinin faiziyle birlikte ithalatçılara iade edilmesine hükmedilmektedir.

Mahkeme kararlarının gereğini ifa eden Gümrük İdareleri, sonucu itibariyle gözetim belgesi alınmasını gerektirir birim fiyatlara sahip eşyanın ithali gözetim belgesi alınmaksızın tamamlandığı gerekçesiyle, bu kez ithalattan sonra gözetim belgesinin ibraz edilmesi talep edilmekte, bu belgenin ibraz edil(e)memesi halinde ise ithalatçılar hakkında eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında para cezası tatbik edilmekte, bu sefer de bu cezaları ihtilaf konusu olmakta; böylece ithalatçılar ile Gümrük İdareleri arasında gözetim belgesinden kaynaklanan ihtilaflar yıllarca sürebilmektedir.

Uygulamada yaşanan bu ihtilaflara son verebilmek ve ithalatçılarca yersiz ödenen vergilerin mahkemeler kanalıyla geri alınmasının önüne geçmek adına, Gümrük Kanunu’nun 211’inci maddesinin 1’inci fıkrasının 2’nci bendinde 28.07.2021 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 7333 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmıştır.

Bahse konu bentte, daha evvel kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş ise, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmış iken, değişiklik sonrasında anılan bent şu şekli almıştır.

“Ancak, kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat veya ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul edilmez.”

Böylece aralarında gözetim uygulamasının da bulunduğu ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin beyan sahibince kendi beyanı ile arttırılması halinde, yersiz ödenen bu vergiler için yükümlülerce yapılan geri verme ve kaldırma başvurularının kabul edilmeyeceği hususu kanunla hüküm altına alınmıştır. Düzenleme sonrasında gözetim uygulamasından kaynaklanan ihtilafların hangi yönde ilerleyeceği, özellikle yargı mercilerinin bu son yasal düzenlemeyi ihtilafların çözümünde ne şekilde uygulayacağı bu aşamada öngörülememektedir.

Ancak bu son yasal düzenleme, özellikle hatalı döviz cinsi veya yanlış faturanın beyanı gibi beşerî hatalardan kaynaklanan fazla vergi ödemelerinin geri verilmesinin önünde bir engel teşkil edebilecek niteliktedir. Bu meyanda, yapılan bu son yasal düzenleme, Türk Gümrük İdaresinin geri verme hükümlerine işlerlik kazandırma konusundaki çekimser yaklaşımı ile birlikte değerlendirildiğinde, beşerî hatalardan kaynaklanan ve esasında ilgilisine iadesi gereken yersiz vergi ödemelerinin geri verilmesinin önünde bir engel teşkil edebilecek, bu nedenle, yapılan son yasal düzenleme yeni sorunlara yol açabilecek niteliktedir.

 Ayrıca bu son yasal değişikliğin, pratikte gözetim uygulamasının amacının dışına çıkıldığı, bu uygulamanın daha ziyade bir korunma önlemi hüviyeti kazandığı yönündeki yaygın kanaati güçlendirmesi de olasıdır. Kaldı ki belirli bir eşyanın ithal seyrinin izlenebilmesinin ancak mevcut gözetim uygulaması ile mümkün olduğu da söylenemez. Zira, gümrük beyanlarının BİLGE sistemi üzerinden, dijital ortamda yapıldığı günümüz koşullarında, ithal seyri izlenmesi amaçlanan eşyanın birim kıymetleri de dahil olmak üzere her türlü veriye Bakanlıkça anında ulaşılması pekâlâ mümkündür.

Dahası, gözetim belgesi almakta yaşanan sorunlar ile gözetim belgesi alınmasını gerektirir birim kıymetlerin objektif olarak belirlenip belirlenmediği konusundaki tereddütler ortada iken, tedarik zincirindeki aksamaları önlemek adına ithal eşyasının gümrük kıymetini yükselterek ithalat yapmak durumunda kalan dış ticaret erbabının vergi yükünün artmasına neden olacak bu son yasal düzenlemenin vergilerin kanuniliği ilkesine uygunluğunun tartışmaya açık olduğu düşüncesindeyiz.

Sonuç olarak, uzun yıllardır yaşanan gözetim ihtilaflarını İdare lehine çözmeyi amaçlayan ve gözetim belgesi uygulamasına bir nevi korunma önlemi vasfı kazandıracak olan bu son değişikliğin somut norm denetimi yoluyla anayasaya uygunluk denetiminden geçirilmesinde yarar bulunduğu kanaatindeyiz.

 

 

Tüm yazı ve haberler

Blog Sayfası